816 Milyon insan Aç

Paylaş Derneği, dünyanın mazlum ve mağdur coğrafyalarında ihtiyaç sahibi kardeşlerimiz için ayni ve nakdi yardımlarına ve iyilik projesi uygulamalarına devam ediyor. Derneğimiz, mülteci kamplarında yaşam savaşı veren mağdurlara, iç savaşlar sonucu her şeylerini kaybetmiş mazlumlara, evlerinden yoksulluk ve sefalet eksik olmayan kardeşlerimize selamınızı ve zekatlarınızı ulaştırıyor.

Sözlükte “artma, çoğalma, temizlik, bereket, iyi hâl ve övgü” anlamlarına gelen zekât, dinî bir terim olarak, belirli bir malın bir kısmının Allah rızası için dinen zekât alabilecek durumdaki muayyen (tayin edilmiş, tespit edilmiş) kişilere verilmesi demektir. Malî ibadetlerden biri olan zekât, İslam’ın beş temel esasından olup, hicretin 2. yılında (m. 624) Medine’de farz kılınmıştır. Kur’an-ı Kerim’de “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin…” (Bakara, 2/43, 110; Hac, 22/78; Nur, 24/56; Mücadele, 58/13; Müzzemmil, 73/20); “Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, arıtıp yücelteceğin bir sadaka al ve onlar için dua et; çünkü senin duan onlara huzur verir. Allah işitendir, bilendir.” (Tevbe, 9/103) buyrulmaktadır.

Zekat Kimlere Farz Kılınmıştır?

Ergenlik çağına girmiş, akli dengesi yerinde ve temel ihtiyaçları dışında nisap miktarı kadar (85 gr. altın, 595 gr. gümüş, buna denk para veya ticaret malı) ya da daha fazla zekâta tabi bir mala sahip olan Müslüman zekât mükellefi olur ve seneden seneye malının zekâtını vermekle yükümlü hale gelir.

Yardım Kuruluşları Aracılığıyla Zekat Verilebilir mi?

Zekatın doğrudan doğruya fakire verilmesi güzel bir davranıştır; ama çağımızda insanların anlayışları da giderek değişmektedir. Kur’an-ı Kerim’de, “Yardım etmek üzere iffetinden dolayı yoksulluğunu belli etmeyen insanları arayın ve yardımlarınızı onlara verin.” buyuruluyor. Zaten hiçbir insan başkasının elinden yardım almaktan hoşlanmaz. Onun için böyle insanlara doğrudan doğruya zekat verilmesi onları incitebilir.

Fakat kurumlar aracılığıyla yardımlarımızı yaparsak belki yoksul kimseler için daha iyi olacaktır. Modern dünyada yardımlaşma da bu şekilde gerçekleşmektedir. Bireysel yardımlardan ziyade, yardım organizasyonlarını kurumsallaştırmak önemlidir. Kurumlar aracılığıyla bu yardımları yaparsak hem bireylerin onurunu korumuş oluruz, hem de yardımları organize halde daha verimli, daha bereketli bir şekilde gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırmış oluruz.

Zekatı Vaktinden Önce Vermek Caiz mi?

Zekât, farz olduktan sonra verilir. Nisaba ulaşan, zengin olduğu tarihi, kameri aya göre bir yere yazar. Mesela, 3 Receb’te zengin olmuşsa, bir yıl sonra Receb’in üçü gelince yine nisap kadar parası ve ticaret malı varsa zekâtını verir; Ramazan ayını beklemez. Günü gelmeden zekât vermekte de bir sakınca yoktur, çok iyi olur.

Hatta gelecek birkaç yılın zekâtını önceden vermek de caizdir. Bir kimse, zekâtını yanlış hesap edip, bir altın zekat vermesi gerekirken iki altın hesap etse, fakire verdikten sonra tekrar hesap etse, bir altın vereceğini anlasa, ikinci yıl vereceği zekâta bu bir altını sayabilir. Ancak yıl sonunda elinde olan mal daha fazla olur ve baştan verdiği zekat eksik kalırsa o eksiği telafi eder.

Biriken paranın zekatı paranın üzerinden bir yıl geçtikten sonra verilir. Paranın üzerinden bir yıl geçmeden yani zekat farz olmadan para ele geçer geçmez zekat verilirse, bir sonraki verilecek olan zekat, iki yıl sonra verilir. Çünkü bir yıl sonraki zekat peşinen ödenmiştir, diğer yılın zekatı için de bir yıl beklenmesiyle zekat farz olacağından, paranın ele geçtiği andan itibaren iki yıl sonra ikinci zekat verilir. Diğer kazancınızdan eklediğiniz paranın zekatı da aynı şekilde ne zaman elinize geçmişse ona göre hesaplanır.

Zekât vermenin belli bir zamanı olmayıp, farz olduğu andan itibaren verilmesi gerekir. Bunun için belli bir ayı veya Ramazanı beklemeye gerek yoktur. Zekât vermekle yükümlü olanların, yükümlü oldukları andan itibaren en kısa zamanda zekâtlarını vermeleri uygun olur.

Ticaret Mallarından Nasıl Zekat Verilir? Zekat Nasıl Hesaplanır?

Ticarete konu olan her mal, şartları tahakkuk edince zekâta tâbi olur. Bunları sayı ile sınırlamak mümkün değildir. Her çeşit giyim eşyası, gıda maddeleri, inşaat malzemeleri ticaret niyeti ile elde bulundurulursa o ticaret malıdır ve zekâta tâbidir.

Nisap Miktarı Nedir?

Nisap, zekât, sadaka-i fıtır ve kurban benzeri ibadetler için konulan bir zenginlik birimidir. Nisap, asgarî zenginlik ölçüsü şeklinde de açıklanabilir. Borcundan ve temel ihtiyaçlarından fazla olarak bu kadar mala sahip olan şahıslar dinen zengin sayılır.

Zekat Kimlere Verilir?

Kur’an-ı Kerim’de zekâtın kimlere verileceği belirtilmiş ve hicretin 9. yılında inen Tevbe Sûresi’nde bunlar şöyle sıralanmıştır: “Sadakalar (zekâtlar) Allah’tan bir farz olarak fakirlere, miskinlere, zekât işinde çalışanlara, kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenenlere, kölelere, borçlulara, Allah yollunda olanlara ve yolda kalmışlara aittir. Allah bilendir, tam hüküm ve hikmet sahibidir” (Tevbe, 9/60.)

1) Yoksullar ve düşkünler: Bunlar, Kur’an’daki ifadesiyle “fakirler ve miskinler”dir. Fakir; ev ve ev eşyası gibi temel ihtiyaçlarını karşılayan malı olsa bile, gelirleri sınırlı olan ihtiyaçlarını karşılamayan ve borçları düşüldüğünde, nisap miktarından daha az malı bulunan kimsedir. Bir işte çalıştığı halde gelir düzeyi temel ihtiyaçlarını karşılamayan kimse de bu sınıfa girer.

2) Zekât işlerinde çalışanlar: Bunlar zekât işlerinde çalıştırılan memurlardır. Âyette geçen “âmil” sözlükte bir iş yapan, işçi, zanaatkâr gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise zekât gelirlerini toplamak ve hak sahiplerine dağıtmak için görevlendirilen kişiyi ifade eder.

3) Müellefe-i kulûb: İlgili âyette dördüncü grup olarak zikredilen bu sınıf, kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenen ve zekat vermek suretiyle İslamla şereflenebilecek muhtemel gayr-i müslim kimseleri kapsar.

4) Köleler: Kölelikten kurtulmak, hürriyetini para ile satın almak isteyen kimselere de zekât verilir. Zekât fonundan yararlanılarak kölelerin özgürlüğüne kavuşturulması, İslâm’ın insan hürriyetine verdiği önemi gösterir.

5) Borçlular: Borcu düşüldükten sonra, nisap miktarı malı kalmayan kimseler bu sınıfa girer. Başkasında malı veya alacağı olup da, bunu alması mümkün olmayan kimse de borçlu sayılır. Bu şekilde borcu yüzünden darda bulunan kimseye zekât vermek borçsuz yoksula vermekten daha faziletlidir.

6) Allah yolunda olanlar: Kelime olarak “Allah yolunda” anlamına gelen “fî sebîlillah” tamlaması, terim olarak iki farklı anlamda kullanılmıştır. Birinci anlamı; İslâm’ı yüceltmek için bilfiil savaşta bulunmaktır. Buna göre savaşta olan mücâhitlere zekât verilir. İkinci anlamı ise; Allah rızasına uygun ve O’na yaklaşmak için yapılan her türlü hayırlı iştir. Buna göre Allah rızasını gözeten, hayır ve tâat niteliği bulunan işleri yapan kişi ve kurumlara zekât fonundan yardım yapılabilecektir.

7) Yolda kalmış kimse: Yolculuğa çıkan, iyilik ve yararlı bir iş için yolculuk yapan ve gittiği yere yardımsız olarak ulaşamayan kimse bu sınıfa girer. Hac, savaş, mendup (yapılması hoş karşılanmış, tavsiye edilmiş) ziyaretler veya ticaret için yapılan yolculuklar buna örnek gösterilebilir.

Zekat Kimlere Verilmez?

1) Ana, Baba, Eş ve Çocuklar: Bir kimse kendi zekâtını yoksul bulunan eşine, usul ve fürûuna veremez. Usul; bir kimsenin anası, babası, dede ve nineleridir. Fürû ise; oğulları, kızları, bunların çocukları ve torunlarıdır. Boşanma iddeti beklemekte olan karısı da bu hüküm kapsamına girer.

2) Müslüman Olmayanlar: Zekât ibadet içerikli bir yükümlülük olduğu için gayri müslimlere, inançsız kişilere ve dinden dönenlere verilemez. Müellefe-i kulub (kalpleri İslam’a ısınmış, ufak bir adımla müslüman olabilecek kimseler) bu sınıf dışındadır.

3) Zenginler: Zengin kimseye zekât vermek caiz değildir. Yalnız zekât memuru emeğinin karşılığı olarak zekâttan pay alacağı için o zengin de olsa kendisine ayrılan payı alabilir. Yine yolculuk sırasında muhtaç duruma düşen zengin kimse de zekât alabilir. Çünkü yolcu gerçekte zengin olsa bile o anda yoksul sayılır.

4) Hz. Peygamber’in -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Yakınları: Hz. Peygamber’in ailesine ve torunlarına zekât ve sadaka almak yasaklanmıştır.

5) Küçükler ve Akıl Hastaları: Yedi yaşından küçüklere ve akıl hastalarına doğrudan zekât vermek caiz değildir. Zekât bu kimselerin velilerine teslim edilir.

Zekatlarımızı Verebileceğimiz Kurumların Ne Gibi Özellikler Taşıması Gerekiyor?

Zekât, Kur’an-ı Kerim’deki ifadesiyle fakirlerin hakkıdır. Dolayısıyla zekat, bu kişilere harcanmalıdır. Nakit, gıda, giyim ve barınma gibi ihtiyaçlar karşılanabilir. Bu ihtiyaçları karşılayan her türlü sivil toplum kuruluşu zekat, fitre, fidye ve kurban bağışı yapılmaya layıktır. Burada güven çok önemlidir. Bu nedenle, zekat bağışı yapılacak kurumların resmi takibi yapılan, devletin ilgili birimleri tarafından denetlenen bir özellikte gerekir.